ANAMUR MÜZESI VE ÖRENYERLERI
Anemurium antik kentinde Amerikali ve Kanadali bilim adamlari tarafindan 1960 yilinda baslatilan bilimsel arkeolojik kazilar yöredeki tüm kültürel kalintilarin degerlendirilmesi amaciyla, Anamur Ilçesi'ne bir müze yapilmasi fikrini ortaya çikarmistir.
Müze binasinin ilk temeli 1976 yilinda Yalievleri Mahallesi'nde tahsis edilen 2630 m²lik arsa üzerine atilmistir. 1990 yilinda insaat islemlerinin tamamlanmasindan sonra 1992 yilinda teshir ve tanzim çalismalari sonuçlandirilmistir.
Bu zamana kadar saglikli bir müze binasinin olmamasi nedeniyle; Anemurium kazilarinda ortaya çikarilan eserler Alanya Müzesi'nde, ilçe çevresinde ele geçen diger eserler ise Silifke Müzesi'nde korunmustur.
1984 yilinda Anamur Müzesi'ne kadro tahsisi ile personel saglanmis ve müze Atatürk Bulvari üzerinde kiralik bir dükkanda hizmet vermeye baslamistir. Müze bu arada kendini tanitmaya çalismis, Bakanlik ve imkanlarin birlestirilmesiyle Anamur ve çevresinde kültür ve tabiat varliklarinin tespit çalismalarini sürdürmüs, 1985 ve 1986 yillari Bozyazi (Nagidos) nekropolü ve Mamure Kalesi içindeki Rig Manoi antik kenti kalintilarinda kurtarma kazisi çalismalari gerçeklestirilmistir.
Önce Amerika ve Kanada'nin ortaklasa baslattigi Anemurium kenti arkeolojik kazilari, daha sonra Kanadali Prof. Dr. James Russel baskanliginda sürdürülmüstür. 1986 yilindan itibaren ise Kültür Bakanligi adina Anamur Müzesi Müdürlügü'nün baskanliginda Selçuk Üniversitesi Ögretim Üyesi Doç. Dr. Levent Zoroglu'nun bilimsel sorumlulugunda Aydincik (Kelenderis) kazilari baslatilmistir.
Alanya ve Silifke müzelerinden getirilen Anamur kaynakli eserlerin yani sira Bakanlikça kapatilan Erdemli Müzesi'nden getirilen eserler ve Anamur halkinin büyük bir duyarlilikla getirdigi eserlerin sayisi bugün 7000 adete yaklasmistir.
Müze binasinin üst katinda idari odalar, kütüphane, fotografhane, konferans salonu, alt katinda ise kafeterya, etnografik ve arkeolojik seksiyonlar, eski eser depolari, ve laboratuvar yer almaktadir. Konferans salonunda eski eser kaçakçiliginin önlenmesine yönelik egitici nitelikte dia gösterileriyle, resim, heykel, fotograf vb. gibi sergiler düzenlenmektedir.
Etnografik seksiyonda geleneksel sanatlarimizin en güzel örnekleri yer almaktadir. Göçebelik döneminden yerlesik düzene geçinceye kadarki tarihsel süreç içerisinde ele geçirilen folklorik esyalar sergilenmektedir.
Etnografik seksiyonda yörede Bönce, Çigni Düsük, Ala, Aynali ve Boncuklu olarak taninan kilim örnekleri ile üzeri çizgi kazima ile dekorlandirilmis ahsap kahve degirmeni, kahve sogutucusu, kahve kutusu, aynalik, sedef kakmali çekmece, kasik formunda oyularak yapilmis kasiklik, barutluk, ahsap urup, dibek, asik sopasi, kazima stampa ve repousse teknigiyle yapilmis çesitli madeni kap kacak; niello teknigiyle savatlanmis kiliçlar, çoban tabancalari; filigre teknigiyle yapilmis gümüs sallama, gerdanlik küpeler, çesitli takilar, bakir kazan ve tabaklar, yün çorap, uçkur, peskir, heybe, kusak, tütün ve para kesesi, deve yulari, saat örnekleri yer almaktadir.
Kelenderis
Ilk çagda Güney Anadolu kiyilarinin en iyi limanlarindan birine sahip olan Kelenderis'in kalintilari Içel Ili Aydincik Ilçesi'ndedir. Kentin kim tarafindan ve ne zaman kuruldugu hakkinda kesin bilgilerden yoksunuz. Antik yazarlardan Apollodoros Kelenderis'in Sandon tarafindan kuruldugunu belirtmektedir. Yörede 1986 yilindan beri yürütülen kazilarda da geçmis M.Ö. 8. yüzyila kadar uzanan buluntular ortaya çikarilmistir. Bu yüzyilin sonlarinda, Bati Anadolu ve yakin adalardan gelen Ionyalilar Nagidos ile birlikte Kelenderis'te ticarete yönelik iliskileri yönlendirecek üsler (emporium) kurmuslardir. Yine antik kaynaklar kentin, Samoslular tarafindan kolonilestirildigini belirtmektedir.
Kelenderis ilk parlak dönemini M.Ö. 5. ve 4. yüzyillarda yasamistir. Bu sirada Atinalilarin öncülügünde Perslere karsi kurulan Attik-Delos Deniz Birligi'nin en dogudaki üyesi Kelenderis'ti. Kazilar sirasinda çikarilan mezar buluntulari kentin bati dünyasi ile iliskilerini belgelemektedir. Hellenistik Çagda Misir'da kurulan Ptolemaios Kralligi ile siyasi ittifak içinde olan Kelenderis M.Ö. 1. yüzyildaki korsan baskilari yüzünden çok zor duruma düsmüstür. Romalilarin korsanlara karsi hazirladiklari askeri harekata da katilan Kelenderisliler, Romalilarin Akdeniz ticaret yolunu güvenlik altina almasindan sonra ikinci parlak dönemlerini yasamislardir. Ortaçagda önce Bizans, ardindan Selçuklu egemenligine giren Kelenderis, Osmanlilar Döneminden 20. yüzyil baslarina kadar Anadolu ve Kibris arasindaki deniz ulasiminda önemli bir liman islevi görmüstür.
Antik Kelenderis'ten günümüze ulasan kalintilarin sayisi çok azdir. Surlar Ortaçagdandir. Liman hamami M.S. 4. veya 5. yüzyilda yapilmis olmalidir. Tiyatronun da Roma Çagina ait oldugu anlasilmaktadir. Kentin mezarliklarinda M.Ö. 6. ve M.S. 4. yüzyil arasindaki döneme ait kente özgü kaya mezarlari, tonozlu mezarlar ve pramit çatili anit mezarlar görülebilir. Müzede sergilenen eserlerin çogu kentin bu mezarlarindan gelmektedir. 1992'de bulunan zemin mozaigi kentin M.S. 5. yüzyildaki panaromasi açisindan essiz bir örnektir.
Nagidos
Kelenderis gibi, bölgenin en eski kentlerinden biri olan Nagidos'un kalintilari Bozyazi Ilçesi'nde, kiyiya yakin bir tepe üzerindedir. Hakkinda çok az bilgiye sahip oldugumuz kentten günümüze ulasan yalnizca sur kalintilaridir. Bozyazi Çayi üzerindeki köprü Roma Çagina ait özellikler ortaya koymaktadir. Roma ve Bizans Döneminden kalma tarihi mekânlarin arasinda su yolu kalintisi ile bir hamamin temelleri de vardir.
Antik kaynaklar Nagidos'un da Kelenderis gibi, Samoslular tarafindan kolonilestirildigini belirtmektedir.
Nagidos'un M.Ö. 5. ve 4. yüzyillarda Pers egemenligi altinda oldugu, bu dönemde basilan satraplik sikkelerinden anlasilmaktadir. Kent, ilkin Hellenistik Çagda Misir'daki Ptolemaioslarin etkisi altina girmisse de daha sonra yogun korsan saldirilari sonucunda tüm gücünü yitirmistir. Bu gün müzede sergilenen eserler, kentin batisinda rastlanti sonucu bulunan mezarlardan çikarilmistir. M.Ö. 4. ve 3. yüzyildan kalma bu eserler pismis topraktan yapilmis lahit mezarlarin yanina ve içine konan oldukça zengin ölü armaganlarini içermektedir.